بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَمْرًا مِّنْ عِندِنَآۚ إِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ ٥

Katımızdan bir emirle. Muhakkak ki Biz, peygamber gönderenleriz.

– İbni Kesir

رَحْمَةً مِّن رَّبِّكَۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلْعَلِيمُ ٦

Rabbından bir rahmet olarak. Gerçekten O; Semi, Alim olanın kendisidir.

– İbni Kesir

رَبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَآۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ ٧

Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbından. Şayet kesin olarak inanıyorsanız.

– İbni Kesir

لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْىِۦ وَيُمِيتُۖ رَبُّكُمْ وَرَبُّ ءَابَآئِكُمُ ٱلْأَوَّلِينَ ٨

Ondan başka ilah yoktur. Diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbınızdır, sizden önceki atalarınızın da Rabbıdır.

– İbni Kesir

بَلْ هُمْ فِى شَكٍّ يَلْعَبُونَ ٩

Hayır, onlar şüphe içinde oynayıp dururlar.

– İbni Kesir

فَٱرْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِى ٱلسَّمَآءُ بِدُخَانٍ مُّبِينٍ ١٠

Öyleyse sen gözle. Göğün açıkça bir duman çıkaracağı gün;

– İbni Kesir

يَغْشَى ٱلنَّاسَۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ ١١

İnsanları bürüyecektir. Bu; elim bir azabdır.

– İbni Kesir

رَّبَّنَا ٱكْشِفْ عَنَّا ٱلْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ ١٢

Rabbımız; bu azabı bizden kaldır. Doğrusu biz, artık mü'minleriz.

– İbni Kesir

أَنَّىٰ لَهُمُ ٱلذِّكْرَىٰ وَقَدْ جَآءَهُمْ رَسُولٌ مُّبِينٌ ١٣

Nerede onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti.

– İbni Kesir

ثُمَّ تَوَلَّوْاْ عَنْهُ وَقَالُواْ مُعَلَّمٌ مَّجْنُونٌ ١٤

Ondan yüz çevirmişler; belletilmiş delinin biri, demişlerdi

– İbni Kesir

إِنَّا كَاشِفُواْ ٱلْعَذَابِ قَلِيلًاۚ إِنَّكُمْ عَآئِدُونَ ١٥

Biz, az bir süre için azabı kaldıracağız. Ama siz, eski halinize döneceksiniz.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu